Doğu Türkistan sahipsiz kaldı

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İnegöl Ülkü Ocakları Hukuk ve Bayanlar Teşkilatından Sorumlu Başkan Yardımcısı Avukat Zeynep Ülkü Avcı, "10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü olarak belirlenmiş olup ülkemizde birçok sivil toplum kuruluşu, barolar, meslek kuruluşları bu günün önemine binaen bu günde bildiriler sunmuş, çalışmalar yapmıştır. İnsan hakları konusuna dikkat çekilmesini önemli ve değerli bulmakla birlikte eksik ve hatta iki yüzlü olarak bulduğumuz bir yönünün de olduğunu söylemek isterim. Zira gerek hükümetimizin gerekse sivil toplum kuruluşlarının kanayan yaramız Doğu Türkistan için tatmin edici, derman olucu bir çalışması yahut girişimi bulunmamaktadır. Hal böyle iken yapılmış hiçbir açıklama yüreklere su serpmiyor. İnsan Hakları konusunda en temel başvuru metni herkesin malumudur ki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi´dir. Metin olarak oldukça olumlu, bütünleyici olan bu metni incelemeye geçmeden evvel söylemeliyim ki bu metni kendine kaynak edinmiş insan hakları konusunda uzmanlaşmış gerek Türkiye de gerekse dünyada birçok kurum ve kuruluş bulunmaktadır. Bu kurum ve kuruluşların çokluğunu yanında Doğu Türkistan için yapılmış yahut yapılması planlan çalışmaların azlığı arasındaki tezatlık üzerinde düşünülmesi gereken bir husustur. İnsan Hakları Evrensel beyannamesinin bazı maddelerini Doğu Türkistan´da yaşanan olaylar kapsamında değerlendirelim istiyorum.İnsan Hakları Evrensel beyannamesi Madde 1 "Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler. " der. Doğu Türkistan´da soydaşlarımız esaretin içine doğup onur ve haysiyetlerini hiçe sayan muamelelere maruz kalıyorlar.Madde 2 "Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyanname´de ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir. " der. Doğu Türkistanlılar Türk ve Müslüman olmaları nedeniyle zulüm görüyorlar ancak "insan hakları" koruyucusu  ülkeler beyannamenin 2. maddesinin açıkça çiğnenmesi karşısında kör, sağır, dilsiz kalıyor. Madde 3 "Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır. " der. Doğu Türkistan´da insanlar işkencelerde ölüyor, aç bırakılmaları neticesinde ölüyor, sağlık hizmeti alamadıkları için ölüyor. Yaşama hakkı katil Çin tarafından açıkça ellerinden alınıyor. Doğu Türkistan´da insanlar hür değiller, emniyette değiller. Madde 5 "Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz. " der. Doğu Türkistan´da işkenceler sonucu hayatını kaybeden insanlar, gözünün önünde eşi ve çocukları istismar edilen insanlar, Ramazan ayında zorla oruçları bozdurulan insanlar var. Madde 9 "Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulamaz veya sürülemez´ der.Doğu Türkistan´da zalim Çin´in elinde kaç Türk var bileniniz var mı?Madde 14 "Herkes zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve memleketler tarafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir." der. Bugün ülkemizde milyonlarca Suriyeli varken ve vatandaşlık hakkına dahi sahip olabilirlerken ve hükümet tarafından Suriyelilere bakış ısrarla "din kardeşliği" üzerinden yürütülmeye çalışılırken aynı hükümet Doğu Türkistan´dan gelen ırk ve din kardeşlerimizi geri çevirerek, Çine teslim ederek, aylarca hava alanlarında tutup mağdur ederek hangi insanlık, hangi din kardeşliğinden söz etmektedirler?Madde 18 "Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir. " der. Doğu Türkistan´da ibadet yerleri kapatılıyor, yıkılıyor, namaz kılanlar cezalandırılıyor, Kur´an-ı Kerimler toplatılıyor, oruçlu insanların orucu cebir ile bozuluyor. Gördüğünüz üzere Doğu Türkistan´da bir insanlık dramı yaşanmasının yanı sıra açıkça uluslar arası metinler ihlal ediliyor, uluslar arası kuruluşlar işlerini ihmal ediyor. Dünya susuyor, insanlık susuyor en acısı da Müslüman ülkeler susuyor. Ancak bizler susmamalıyız; Doğu Türkistan her Türk milliyetçisinin öncelikli meselesi olmalıdır. Bizler sustukça Doğu Türkistan´ın ve zulüm altındaki her kardeşimizin vebali üzerimize olacaktır" diye konuştu.

Haber ve Fotoğraf: Osman GÜRBAŞ