TEZKEREYİ KABUL ETMİYORUZ

Saadet Partisi (SP) İlçe Teşkilatı, bayramlaşma törenini parti binasında bulunan Erbakan Salonu’nda gerçekleştirdi. Bayramlaşma törenine SP Genel Başkan Yardımcısı İlyas Tongüç, SP İl Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, SP İlçe Başkanı Ertan Sütçü, parti üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Törende gerçekleştirdiği konuşmasında hükümeti eleştiren Tongüç, Türkiye’nin bir bataklığa çekilmeye çalışıldığını ve tezkereyi kesinlikle kabul etmediklerini ifade etti.

 

MÜSLÜMAN; FERASET, HİDAYET VE DİRAYET SAHİBİ OLMALIDIR

Programın açılış konuşmasını yapan Saadet Partisi İlçe Başkanı Ertan Sütçü, “Kurban, rahmettir, berekettir, kardeşliktir, paylaşmaktır, birlikteliktir, gerçek sevginin Cenabı Hakk’a olan sevginin ispatıdır, teslimiyetin ve sadakatin bayramıdır. Rabbim cümlemizi son nefesimize kadar sadakatten ayırmasın. Bayramlar Müslümanlar için bir fırsat kapısıdır. Cenabı Hakk, İslam âlemine bayramlar hürmetine birlik beraberlik nasip etsin, şuur versin, ümmetin kurtuluşuna, İslam birliğinin kurulmasına vesile eylesin. Gerek ülkemizde gerekse dünyada yaşananlar İslam medeniyetine, Kuran’a ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu açık ve net bir şekilde göstermektedir. Müslüman feraset, hidayet ve dirayet sahibi olmalıdır. İslamsız saadet olmaz, İslamsız saadet olmayacağını artık öğrenmiş olmalıyız. Milli görüşçüler olarak 45 yıldır sürekli inanarak söylediğimiz önce ahlak ve maneviyat, faizsiz bir düzen, adil bir düzen ve olmazsa olmaz İslam birliğine ülkemiz, İslam âlemi ve tüm insanlığın ne kadar ihtiyaç duyduğunu açıkça göstermektedir. Milli Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partililer olarak şartlar ne olursa olsun hakkı söylemeye, anlatmaya devam edeceğiz. Hiçbir zorluk ve engel bizi inancımızdan ve davamızdan uzaklaştırmayacaktır. Çalışmalarımızı ibadet şuuru ile Allah rızasını kazanmak için gayret etmeye son nefesimize kadar çalışmaya devam edeceğiz. Yeniden büyük Türkiye’nin ve hakka dayanan yeni bir dünyanın kurulmasını sağlayacağız” dedi.

 

YOLUMUZ RÜTBE YOLU DEĞİL, HAK VE HAKİKAT YOLUDUR

Programda söz alan Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir ise, “Şuanda 17 ilçemizde bayramlaşma programlarımız icra ediliyor. Bu kutlu yürüyüşümüz sizlerle beraber Müslüman coğrafyasındaki zulmün kalkmasına vesile olacaktır. Korkuyorum, rahmetli hocamız her zaman haklı çıktı. Suriye’de şu olaylar olduğu sürece haklı çıkmaktan bıktık. İnşallah rabbim bize bir Çanakkale daha yaşatmaz. İş buraya doğru gidiyor. Bu Çanakkale yaşanırsa Seyit Çavuş’lar, Ulubatlı Hasan’lar sizlersiniz. Bu gidişte bu mücadeleye verecek malımız da olmayacak. Bu Kurtuluş Savaşı’nı yapmamamız için aldığımız vazifeleri sandık müşahitlerimiz, mahalle başkanlarımız, ilçe yöneticilerimiz, ilçe başkanlarımız dâhil bu kurtuluş mücadelesini veriyormuş gibi çalışmanızı tavsiye ediyorum. Bir kardeşiniz olarak bu davada 21 senemi doldurdum, keşke 42 senemi doldursaydım. Rabbime dua ederek diyorum ki, Allah ayağımızı kaydırmasın, Kurtuluş Savaşı’na girmeden, Çanakkale’ye girmeden bu ülkenin insanını narkozdan kurtarma görevi bizlerdedir. Bu görevi yapmak üzere geri vites yok, daima ileri” şeklinde konuştu.

 

“İNSANLARIN EN HAYIRLISI İNSANLARA FAYDALI OLANDIR”

Tüm İslam âleminin Kurban Bayramını kutlayarak konuşmasına başlayan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı İlyas Tongüç, imanın 70 küsur şubesi olduğunu belirterek, “Bunun en temeli ‘La ilahe illallah’ demektir, en hafifi ise yolda eziyet veren şeyleri insanların önünden alıp onları rahatlatmaktır. İnegöl’de sokaklarda görmüş olduğumuz bir takım engelleri kaldırarak, bu vazifeyi yaptığımızı zannedebiliriz. Doğrudur ama eksik kalır. Asıl olan şudur; insanlarla İslam’ın önündeki engelleri kaldırmak için de çalışma yapmak mecburiyetindesiniz. 40 yıldır Milli Görüş hareketinin yaptığı budur. Bizim sormamız gereken şudur; 5 vakit benimle camide namaz kılan kardeşim, 40 yıldır kendini bu konuda insanlarla İslam’ın, hakkın önündeki engelleri kaldırmak üzere kendini vazifelendirmiş bir toplumun önüne geçerek, onun önünden adam çalarak, onun önünden bir takım insanları başka yerlere yönlendirerek neye hizmet ettiğini biliyor mu? Ne yaptığımızı iyi bilmek mecburiyetindeyiz. Etrafımız bir ateş çemberine döndü. Bu ülkeyi paramparça etmeden başını yastığa rahat koymamak üzere plan yapmış insanlar var, ideolojiler var, sistemler var. Rahatsızlar. Asıl olan kafayı duvara vurmadan, kafayı gözü yarmadan meseleyi anlamak ve tedbir almaktır” dedi.

 

TÜRKİYE BİR BATAKLIĞA ÇEKİLMEYE ÇALIŞILIYOR

Hükümete yönelik eleştirilerde bulunan Tongüç, “Amerikan Başkan Yardımcısı ile Cumhurbaşkanı arasında görüşüldüğü iddia edilen ve daha sonra devletlerin arasında ‘özür’ diye bizlere servis yapılan şeylerin özünde Türkiye bir bataklığa çekilmeye çalışılıyor. 3 defadır bunu deniyorlar ve 3’üncüde bir sonuç almaya çalışıyorlar. Merhum Turgut Özal için özellikle Irak’lılar 1. Körfez Harbi sırasında bir tezkere çıkarttırmaya çalıştılar. O zaman bir takım manevralarla bu önlendi ve Türkiye böyle bir badireye girmedi. Sonra 1 Mart tezkeresi ile yine önümüze geldiler. 1 Mart tezkeresinde de Merhum hocamız, ‘7 ceddiniz kafasını secdeden kaldırmasa da bunun hesabını ödeyemezsiniz’ diyerek bütün milletvekillerine ‘Bu milleti bu bataklığa sokmayın’ diye mektup yazmış ve bizler vazifemizi yerine getirmişiz. Neticede AKP oyları çok olsa da sistem müsaade etmediği için, tezkereyi çıkaracak nitelikli çoğunluk olmadığı için Allah bu millete acıdı ve bizi o badireden kurtardı. Şimdi durmadılar. Ne yapıp edip, bu ülkenin başını belaya sokmak için uğraşacaklar. Tezkere işte bu açıdan çok önemlidir” şeklinde konuştu.

 

TÜRKİYE’Yİ SURİYE’YE SOKMA HESAPLARI YAPIYORLAR

2012’de Amerika’da Brooklyn Enstitüsü’nde bir takım çalışmalar yapıldığının altını çizen Tongüç, “Oturuyorlar bir yere sizin İnegöl’ü avucunuzun içi gibi bildiğiniz gibi bölgeyi iyi bilen insanlarla oturup bir takım savaş simülasyonları yapmışlar. Savaş simülasyonunun temelinde şu var; ‘Nasıl olur da Türkiye, Suriye’ye girer?’. Bizi çözdüler, ne yaptığımızı biliyorlar. Artık bizi çözdüler, oturdular konuşuyorlar. 2012 Ağustos’unda oturup konuşmuşlar, 2013 Nisan’ına kadar bir perspektif ortaya koymuşlar. Diyorlar ki; Suriye’de öyle ölümlü hadiseler ortaya gelir ki Türkiye dayanamaz içeri girer. Sonra diyorlar ki; Türkiye yapısı gereği NATO’dan ve BM’den meşruiyet bekler, girmez. Odada savaş simülasyonu yapıyorlar. 2. aşamada zulme dayanamayan insanların Suriye’den Türkiye’ye göç edeceğini ve Türkiye’nin dayanamayarak Suriye’ye gireceğini belirtiyorlar. Sonra hem meşruiyet arar diye hem soru soruyorlar hem de tartışıyorlar. Türkiye’yi iyi bildikleri için yine meşruiyet arayacağını ve tek başına iş yapmayacağını belirtiyorlar. 3. olarak Kahramanmaraş ve Gaziantep’i de ele alarak büyük ölümlü patlamalar meydana gelince Türkiye’nin dayanamayarak gireceğini belirtiyorlar. Bu hadiseler yaşandı mı? Yaşandı. Hatay Reyhanlı’da yaşandı. Geçen yıl Ramazan Bayramı’nın 2. gününde Gaziantep’te patlama yaşandı. İlla Türkiye’yi o bataklığa sokacaklar.  Ortadoğu’da siyonizmin planlarını unutarak, halının altına süpürerek hiçbir şey yapamayız. Yanlış adımlar atmak gibi yanlış işlere sevk edilebiliriz. Ormancılar büyük yangınları söndürmek için küçük yangın çıkarırlar. Büyük yangın Milli Görüş’ün kendisidir ve Türkiye’nin Milli Görüş istikametinde yürümesidir. Küçük yangınlar ise çevrem izde çıkarılmaya çalışılan hadiselerdir” diye konuştu.

 

NAMLUNUN UCU İSRAİL’E DÖNMÜYORSA HAREKET BAĞIMSIZ DEĞİLDİR

“Ortadoğu’da bir hareket başlamışsa ve bu hareketin namlusunun ucu İsrail’e dönmüyorsa bu hareket ne millidir ne de bağımsızdır” diyen Tongüç, “Adını ne koyarsanız koyun bu böyledir. Bugün Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde yaşanan hadiseler bizi öyle bir noktaya doğru getiriyor ki 1. Dünya Savaşı neden çıktı diye düşünmeye bizi sevk ediyor. Yıl 2014. 100 yıl önce 1914’te Avusturya veliaht prensi Saraybosna’ya ziyareti esnasında bir Sırp tarafından öldürüldü. Ne oldu? 20 milyon insan öldü ve Osmanlı’dan 20 tane ayrı devlet çıktı. Osmanlı paramparça oldu. Avusturya Macaristan İmparatorluğu paramparça oldu. Devletler gitti. Bunun sebebini bilen var mı? Tarih kitaplarında bir satır olarak geçiyor. Bu işleri basit zannedersiniz ama küçücük bir hadise sizi öyle bir belaya çeker ki… Hele hele Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu yıl içerisinde 220 milyar dolar paraya ihtiyaç var sözünü de yan yana getirirseniz Allah muhafaza Türkiye’nin ciddi bir maceraya çekilmek istendiğini görürsünüz. Allah böyle bir maceradan hepimizi korusun. Hükümetin yapmış olduğu bu tezkere meselesi görüntüde Süleyman Şah Türbesi’nin korunması temeli üzerinde olsa da çok tehlikeli bir yön arz etmektedir. İçi farklı şeylerle doludur ve özü itibari ile Türkiye’nin bu bataklığa girmesi hususunda tehlikeli bir maceraya doğru sürüklendiğinin en temel kanıtlarından bir tanesidir. Cumhurbaşkanı ayaküstü çıkıyor, askeri ve siyasi olarak üzerimize ne düşerse yapacağız diyor. Burada meclis varmış, asker varmış, siyaset varmış hepsi halının altına süpürülüyor. Kerry bizim adımıza konuşuyor; ‘Türkiye bütün gücü ile üzerine düşeni yapacaktır’ diyor. Acaba rehine bu işle ilgili midir? 100 gündür o insanlar orada durdu, biz bunu çok net olarak söyledik. Yerel kaynakların bizlere ifade ettiğine göre IŞİD’in Musul’u alacağı 2 hafta önceden bas bas bağırarak geldiği sürece siz orada kadınları ve çocukları dahi tahliye etmemeyi niçin kararlaştırdınız? Bu sorunun cevabı yok. Öyle bir algı oluşturuluyor ki, bu tehlikeli bir gidişattır, biz bu tezkereyi kabul etmiyoruz. Bölgeye girilecek olması bizi ciddi rahatsız edecektir. 49 rehinenin başına bir iş gelir, bizim sırtımızda yumurta tepsisi var diye alay edenlerin bu girişin esnasında Mehmetçiğin kanının dökülmesi karşısında bu hassasiyeti göstermiyor olmaları, bizi üzüntüye sevk etmektedir. Nasıl olsa ipler bende dersiniz, ama hadise öyle bir noktaya gelir ki, bir kavga başladığı zaman orada ne yumruk sayabilirsiniz ne bir şey… Girmiş olursunuz” dedi.