www.haberyorumgazetesi.com

Şerif Gürbaş


TEPEDE BARIŞ, AŞAĞIDA YARIŞ


Hain darbe kalkışmasının gerçekleştiği 15 Temmuz 2016 tarihi, bu toprakları kendine vatan kabul edenler için yeni bir dönüm noktası oldu.

15 Temmuz;

İsmi, rengi, şekli değişik tüm hain örgütlerin gün yüzüne çıktığı,

Vatanseverler ile vatan hainlerinin ayrıştığı,

Bölünüp parçalanmak istenen Türk milletinin silkelenip, tek vücut olduğu,

Siyasilerin oy uğruna yaptığı kayıkçı kavgalarını bırakıp tek ses, tek nefes olduğu,

Dedeleri Çanakkale´de koyun koyuna yatan Türk ile Kürdün yeniden kucaklaştığı,

Bölünmek istenen Alevi ile Sünni´nin aynı safta buluştuğu,

Birbirine kırdırılmak istenen sağcı ile solcunun tek yumruk olduğu,

Fenerli ile cimbomlunun aynı bayrağı salladığı,

Sarhoş ile ayığın, çarşaflı ile yırtmaçlının, sakallı ile sakalsızın, sarıklı ile fötrlünün omuz omuza verdiği,  

Nefsin ayaklar altına alınıp, önyargıların ve korkuların yenildiği,

İmanların tazelendiği, şahadet şerbetlerin içildiği adeta ikinci bir kurtuluş savaşımız oldu.

15 Temmuz Türk milletine adeta yeniden Çanakkale ruhunu kazandırdı.

15 Temmuz da Türk milletinin göstermiş olduğu birlik ve beraberlik, siyasette de etkisini gösterdi. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Lideri Devlet Bahçeli arasındaki husumet, 15 Temmuz itibari ile sona erdi. AK Parti ile MHP arasındaki yakınlaşma, 2019 seçimleri ile büyük bir ittifaka dönüşecek.

İki liderin birbirlerine gösterdiği saygı ve nezaket, uzun zamandır siyasette özlemini çektiğimiz bir durumdur. Hal böyle iken Erdoğan ile Bahçeli arasında geçmişte yaşanan siyasi kavgalar, birileri tarafından gündeme getirilmek suretiyle kaşınmaktadır.

Evet Bahçeli ve Erdoğan´ın geçmişte birbirine çok ağır sözlerle hakaret ettikleri doğrudur. Ancak bu türden kavgaların milletimize hiç bir fayda sağlamadığı da aşikardır.

Siyasiler arasında yaşanan kavgalardan bıkıp, her fırsatta eski siyasetçilerin (rahmetli Erbakan, Özal, Türkeş, Demirel, Ecevit) kullandığı üslubu örnek gösterenlerin, Erdoğan ile Bahçeli arasındaki barıştan rahatsız olmaları kabul edilebilir değildir.

Erdoğan ile Bahçeli ikilisinin siyasette oluşturduğu barış ikliminin lafta kalmadığını da yakinen şahit olmaktayım. Özellikle iktidarın tek taraflı gerçekleştirdiği kadrolaşma, 15 Temmuz tarihi itibari ile de sona ermiş gözüküyor.

Zira AK Parti, ülkücü camiaya gönül vermiş MHP tandanslı kişilere kamu da üst düzey görevler vererek samimiyetini göstermeye başladı. Artık sadece AK Partili ya da milli görüşçüler değil, MHP´li ve ülkücülerde kamu da tercih edilir hale geldi.

Ancak Erdoğan ile Bahçeli arasındaki yakınlaşma ve kucaklaşmadan memnun olmayıp fitne yaymaya çalışanlar gibi, kamuda iktidar yanlısı bir kısım söz sahibi, halen ülkücü camia ile kucaklaşmayı başarabilmiş değil.

Sözde ümmetçi olan, ırkçılığı ve kafatasçılığı inancı gereği ret eden bu zatı muhteremler, siyasetin tepesinde oluşan barış ikliminin, kamuda ki yansımalarına bilerek yada bilmeyerek set olmak suretiyle zarar vermekteler.

Cenab´ı Hakk´ın Nisa 58´de; ?Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor.? Emrini, başka iktidarlar döneminde diline dolayan kişilerin, kendi iktidarlarında işi ehline değil de, mensubu olduğu partililerine vermesi, asla kabul edilebilir değildir.

Şayet devletin zirvesinde oluşan barış, saygı, sevgi, güven, nezaket tabana sirayet etmez ise, 15 Temmuz kalkışmalarına gerek kalmadan kendi huzurumuzu, kendi iç barışımızı bozar, bölünür, parçalanır ve yok oluruz. MaazAllah.

Hülasa; Devletin zirvesinde barış varken, zırvada köşe kapmaca yarışı yapmak, 15 Temmuz´da şehit düşenlerin ruhlarını incitmekte, gazi olanların yaralarını kanatmaktır.