www.haberyorumgazetesi.com

İsmail Özdemir


TÜRKİYE NİN BEKA MESELESİ


Esma-ul Hüsna, Allah´ın C.C. isimlerinden biri olan El-Bâki=Varlığının sonu bulunmayan, ebedi olan demek.  

Sözlük anlamı ise; Beka ?Kalıcı-Var olmak- Ölmezlik-Sonu olmamak? anlamlarına gelmektedir. 

 

?BAKİ? olan ancak ve ancak ALLAH´dır. O´nun dışındaki her varlığın mutlaka bir sonu vardır. Eşref-i Mahlukat olarak yaratılan İnsan ve diğer tüm canlılar fanidir. Her canlı mutlaka ölümü tadacaktır.

 

Devletler ise varlığının devamı için gerekli şartları taşıdığı sürece ayakta kalmaya devam eder, bu şartları kaybettiği anda yıkılmaya mahkum olur.Tarih bunun örnekleri ile doludur.Nice güçlü ordulara sahip, güçlü devletler ebedi olarak ayakta kalamamış, şartlara uymadığı anda yıkılmıştır.

 

Türkiye´nin Beka meselesi ise; son zamanlarda, özellikle Türkiye´nin Cumhurbaşkanı ve iktidar ortağı                 MHP tarafından sıkça dile getirilmeye başlanınca, gündemin en önemli konusu haline geldi.                                             İktidar ve ortağı adeta bu seçimlerin, Türkiye´nin bekası açısından bir dönüm noktası olduğu ve iktidarın seçimleri kaybetmesi durumunda, Türkiye´nin bölünüp parçalanacağını ve yok olacağını iddia ediyorlar.

Acaba ellerinde paylaşmadıkları bir istihbarat bilgisi veya bu konuda bir somut bir delil mi var? Bilmiyoruz.

 

Eskiden Muhalefet, iktidarı eleştirmek ve ülkeyi iyi yönetemediğini dile getirmek için ?Bu gidişat Ülkeyi batışa götürür? anlamında beka sorununu dile getirirdi.Son dönemde ise İktidar, iktidarda kalabilmek için beka sorununu dile getiriyor.Bunda bir terslik var.Türkiye Cumhuriyeti için bir beka sorunu varsa, bunun Müsebbibi yani buna sebep olan, hiç şüphesiz 17 yıldır ülkeyi yönetemeyen iktidar olsa gerek. Bu iktidar yetki anlamında ne istedi ise Milletimiz verdi. Buna rağmen Beka sorunu yaşanıyorsa, bu iktidarın değiştirilmesi gerekir.

 

Tabii ki, Muhalefet de maalesef görevini etkili bir şekilde yapamıyor. İktidarın ortaya attığı gündemin peşinde sürükleniyor. Muhalefet iktidarın oyuncağı olmuş.Bugüne kadar, Beka sorununun Muhalefet tarafından ciddiye alınması ve konunun görüşülmesi için,T.B.M.M.nin acil olarak gizli oturumla toplanması,Beka meselesinin bütün yönleriyle Mecliste ele alınması, varsa istihbarat raporlarının ve somut delillerin ortaya konması gerekirdi.Var veya yok, konu ile ilgili Akademisyenlerin harekete geçirilmesi gerekirdi.Beka meselesini konuşmak, fakat hiçbir şey yapmamak asıl en büyük sorundur.

 

Bence BEKA SORUNU vardır. Ancak İktidar ve Ortağı bu sorunların sebeplerinin ortadan kalkması için gerekeni yapmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti´ni parçalanma ve yok olmaya götürebilecek sebepleri kabul etmiyor.

1-Avrupa Birliği; Türkiye Cumhuriyeti´ni bölmek istiyor. Bunu gerek Cumhurbaşkanı, gerek ortağı defalarca dile getirdiği halde, halen daha Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti´ni Tek Devlet yapmaya çalışıyorlar.

Türkiye,  Avrupa Birliği´ne üye olduğunda; en üst karar organı AB Parlamentosu olacak. Türk Ordusu lağvedilecek, yerine Avrupa Ordusu kurulacak.AİHM en üst mahkeme olacak.Avrupa Parlamentosu, Sözde Ermeni Tasarısını kabul etti.K.K.T.C. tanımadığı gibi,Kıbrıs Rum Kesimini  Kıbrıs Adasının tek temsilcisi olarak Avrupa Birliği´ne üye olarak kabul etti.PKK-PYD-YPG gibi terör örgütlerinin lider kadrolarına kucak açmaya devam ediyor.İktidar ise bunlarla TEK DEVLET olmaya çalışıyor.Bunun için kanunlarımızı AB´ye uyumlu hale getiriyor.FETÖ´nün devam bıraktığı yerden, Dinler arası Diyalog faaliyetlerine paralel,  Medeniyetler arası ittifak çalışmaları devam ettiriliyor.BU BİR BEKA SORUNUDUR.

 

2-Anayasa´nın 90.maddesine konulan Ek:(7.5.2004-5170/7 md.) ?Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.? Cümlesi başlı başına BEKA SORUNUDUR.

 

3-İKİZ YASALAR, BEKA SORUNUN BAŞLICA SEBEBİDİR:                                                                                                     BM, 1966 yılında halkların bazı hak ve özgürlükleri güvence altına almak amacıyla 1966 yılında ?İKİZ SÖZLEŞME? adı altında bir dizi sözleşmeler hazırlamış ve üye devletlerin imzasına açmıştır. Türkiye, ülke bütünlüğünü tehdit ettiği için 37 yıl imzalamadığı bu sözleşmeyi 15 Ağustos 2000 tarihinde ANOSAL-M Hükümeti zamanında büyükelçi Volkan VURAL eliyle imzalamıştır. Bu sözleşmenin kabulüne dair Bakanlar Kurulu Kararı 19  Mart 2001 tarihinde imzalanmıştır. Bu imzalar arasında Bahçeli´nin imzası da mevcuttur. Merak edenler, 19 Mart 2001 tarihli 24352 sayılı Resmi Gazete´de bu imzaları görebilirler.                                                                           Bu ikiz yasalar, 25 Nisan 2003 tarihinde AKP Hükümeti tarafından TBMM´ye sevk edilir. 4 Haziran 2003 tarihli oturumda vekillerimizin oyu ile kabul edilir. Zamanın Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Sözleşmede:

1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.

2. Bütün halklar, ?doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiçbir koşulda yoksun bırakılamaz.

3. ...bu sözleşmeye taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir. denmektedir. İkiz Yasalar, BOP için Türkiye´nin bölünebilmesinin yasal zeminidir. Anayasa´nın 90. maddesine göre TBMM´de kabul edilerek onaylanan milletlerarası sözleşmeler iç hukuktan sayıldığı gibi, normal bir yasama faaliyeti olmadığından hatta iç hukukun da üstündedir. İki binli yıllardan sonra çıkarılan her türlü demokratikleşme yasalarının kaynağı, bağlayıcı niteliği olan bu ikiz yasalardır.

HDP´nin önceki Genel Başkanı bu ?İKİZ YASALARI? referans vererek ÖZERKLİK istedi.

 

Türkiye´nin Avrupa Birliği´ne girmesi konusunda ittifak halinde olan AKP+CHP+MHP+İYİ PARTİ+HDP bu konuların halkın önünde konuşulmasını istemedikleri için bunları gündeme getirmiyorlar.T.B.M.M.de tartışılması için teklif vermiyorlar.Milletimiz bunlardan haberdar olamıyor.

2019 Yerel seçimlerinde HDP´ye 92 milyon 238 bin TL.bütçeden para ödenecek.2018 yılında da yine buna yakın bir rakam ödendi.

HDP terörist bir parti ise neden kapatmıyorsunuz? Çünkü Anayasa´nın 90.maddesine eklediğiniz ek madde buna engel oluyor.

 

      Eğri oturalım, doğru konuşalım. Emperyalist ABD ve Avrupa Birliği´nin baskıları sonucu bu yasaları çıkartan AKP ve MHP, bu ülkenin BEKA´sını nasıl koruyacaktır.

 

Yine bu konuları gündeme taşımak, T.B.M.M. ye taşımak yerine sun´i gündemlerle oyalanan CHP ve İYİ PARTİ

BEKA SORUNUNU nasıl çözecek?