ARİF NİHAT ANILDI

İnegöl Ertuğrulgazi Derneği, bayrak şairi Arif Nihat Asya’yı andı. Cumartesi akşamı dernek lokalinde eğitimci yazar Atilla Yayım’ın konuşmacı olarak katıldığı Arif Nihat Asya konulu konferans düzenlendi.

Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği konferansın açılış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Cafer Atan, her hafta düzenledikleri konferanslarda bu hafta bayram şairi Arif Nihat Asya’yı anlatmak ve anmak istediklerini söyledi. Başkan Atan, konferansa katılanlara ve konuşmacı Atilla Yayım’a teşekkür etti.

OKUL HAYATINDAYKEN ŞİİRE BAŞLADI

Daha sonra kürsüye çıkan Eğitimci Yazar Atilla Yayım da Arif Nihat’ı anlatmanın hiç kolay olmadığını söyledi. “Bugün şiirlerinden örnekler vereceğimiz Arif Nihat’ın 7 günlükken babası vefat etmiş” diyen Yayım, “Arif Nihat 4 yaşına geldiğinde annesi bir Lübnanlı ile evlenmiş, Lübnanlı Beyrut’a giderken çocuğunu almayacaksın deyince dedesinin ve nenesinin yanına sığınmak mecburiyetine kalmış. Onların ölümüyle birlikte halasının yanına sığınmış. İstanbul’da bir mahalle mektebinde okumaya başlamış. İlk önce bir sübyan mektebine başlar, daha sonra özel bir koleje kaydolur parasız olarak. Okuma esnasında edebiyat öğretmeni gelir, Arif’in şiir yazma merakını bildiği için ‘Arif nilüferlerden ne haber’ diye sorar. Oluyor efendim der. Sınıfın dikkatini çeker, nedir bu diye. Meğer nilüferler olgunlaşıncaya kadar suyun altında dururlar, daha sonra filizlendikten sonra suyun yüzüne çıkarlarmış. Yani Arif Nihat’a şiirler olgunlaştı mı, gazetelerde, mecmualarda çıkacak hali geldi mi diye soruyormuş. Daha okul sıralarındayken şiirlerle uğraşıyormuş Arif Nihat” dedi.

BU MİLLETİN HER ŞEYİ OLABİLMEK İÇİN ŞİİR YAZDI

Dündar Taşer’in milliyetçilik tanımı hakkında da konuşan Atilla Yayım, şöyle devam etti: “Dündar Taşer’in milliyetçilik tabiri hiç çıkmaz aklımdan. Milliyetçilik nedir diye sorar ve şöyle verirdi cevabını: ‘Bir Türk bayrağı gönderden indirilmiş ve çamura düşmüş. Onu görünce içiniz acıyor ve hemen alıp yıkayıp ütüleyip yeniden göndere çekiyorsunuz. Bir Türk çocuğu, yine aynı şekilde zebil halde. Ona da o bayrağa sahip çıktığınız gibi sahip çıkmalısınız. İşte milliyetçilik budur.’ Burada genç kardeşlerimiz var. Olgun kardeşlerimiz de var. Bu genç kardeşlerimize sahip çıkın. Ben gençleri yetiştirebilmek için hep uğraştım. İskender Pala bir konuşmasında diyor ki; ‘Biz profesörler çok yoruluruz. Doçentlik için tezimizi yaparız, çok yoruluruz, oh deriz tezimizi verdik. Profesörlük için uğraşırız çok yoruluruz, ondan sonra deriz artık dinleme zamanımız kaldı. Sadece eski bilgilerimizle devam edip gideriz. Halbuki asıl mesele profesör olduktan sonra bir şeyler öğrenip eser meydana getirmek.’ Bir öğretmen devlet memurluğundan emekli oluyor, ama öğretmenlikten emekli olamıyor. Ben de o gençleri yetiştirmeye devam edeceğimiz söylemek isterim. Sizlerden de aynı şeyi beklerim. Arif Nihat yokluk içerisinde büyüdü. Ama bu milletin her şeyi olabilmek için Bayrak şiiriyle başlayan o mükemmel şiirlerini yazar. Türk tarihini mükemmel bilir. Türk dilini en ince teferruatına kadar bilir.”