ARİTMİ BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİ

İnegöl Özel Aritmi Hastanesi'nde doğuştan kas yetersizliği bulunan ve belden aşağısı tutmayan genç kadına uygulanan özel yöntemle gerçekleştirilen doğum dünya tarihinde bir ilk oldu.

SPOR YORUM 26.03.2015 09:53:15 0
ARİTMİ BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİ

 

Öztürk ailesinin ferdi olan 24 yaşındaki Spinal Müsküler Distrofi hastası genç kadın, yaptığı doğum sonucu dünya tarihine geçti. Doğuştan kas yetersizliği bulunan ve vücudunun belden aşağısını hareket ettiremeyen genç kadın, Özel Aritmi İnegöl Hastanesi'nde yaptığı özel doğum sonucunda bir kız bebek dünyaya getirirken, bir taraftan da dünya tıp tarihine adını yazdırdı.

DÜNYADA BİR İLK

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Özel Aritmi İnegöl Hastanesi Genel Müdürü Dr. Mehmet Güncan, İnegöl Aritmi Hastanesi bugün tarihi günlerinden birini yaşıyor. Hastanemizde çok özel bir hastalığa sahip olan bir anne, dünyaya bir çocuk getirdi. Bu hastamız tekerlekli sandalyede hayatını sürdürmek zorunda kalan Spinal Müsküler Distrofi dediğimiz çok özel bir hastalığı olan, yürümekte güçlük çeken ve boyu da standartların altında olan, 1 metre 50 santim boyunda, doğuma girerken 42 kilogram olan kıymetli bir hanımefendi bugün hastanemizde Operatör Doktor Sayın İbrahim Yaşa ve yine Anestezi Uzmanımız Dr. Mahmut Gül'ün ekibiyle beraber çok önemli bir işe el attılar. Bebeğimiz böyle zor bir hastalıkta dünyaya geldi. Literatürde bunun örneğini bulmak çok güç. Yaptığımız araştırmalarda dünyada bunun örneğine rastlamadık belki de dünyada ilk ama tabi ki bunu bilim çevreleri değerlendirecektir. İnegöl'ümüzde böyle bir başarıya imza atmak hem ilçemiz sağlığı adına hem Bursa sağlığı adına hem de Türkiye'deki tıp camiası için çok önemlidir. Özel Aritmi Hastanesi olarak tüm ekibime teşekkür ediyorum” dedi.

ZORLU BİR SÜREÇTEN GEÇTİK

Hastanın gebeliğinden itibaren takibini yaparak birtakım zorlu süreçlerden geçtiğini belirten Kadın Doğum Uzmanı Op. Dr. İbrahim Yaşa ise, Bu hasta doğuştan gelen bir hastalığa sahipti. Hastada kas yetersizliği vardı, vücudun alt tarafında yürüyemiyordu, tekerlekli sandalyede geziyordu. Gebelerin çoğunda damar tıkanıklığına meyil vardır, bu hastada katbekat fazlaydı. Bizi bekleyen tehlikeler vardı; annede damar tıkanıklığına bağlı komplikasyon gelişebilir bebek kaybedilebilir ve annede beyin hasarı olabilirdi. Bunun dışında akciğer problemi vardı, akciğeri çok genişlemiş değildi, belinden ameliyat geçirmişti. Bunların hepsi birer risk faktörüydü. Hasta gebelik takibi boyunca sıkça idrar yolları iltihabı geçiriyordu. Bunun dışında zaman zaman solunum fonksiyonlarında bozulmalar oluyordu. İlk hedefimiz bebeğin ve annenin hayatını tehlikeye atmadan 26. haftaya gelebilmekti. Bu tedaviler sonucunda 28. hafta geçtikten sonra rahatladık ve hatta 32 hafta 2 günlükken gebeliği sonlandırmak zorunda kaldık. Şuanda hem annemiz hem de bebeğimiz çok iyi durumda. Çocuk doktorumuzun kontrolünde bebeğimiz iyi durumda, annemiz de serviste yatıyor, her şey stabil durumda. Bir aksilik çıkmazsa 2 gün içinde hastaları taburcu etmeyi planlıyoruz” şeklinde konuştu.

ARİTMİ İLKLERE DOYMUYOR

45 dakikalık bir operasyon sonucunda doğumun gerçekleştiğini belirten Yaşa, Ameliyatta hem anneye faydası olsun hem de bebeğe faydası olsun diye belki de İnegöl'de ilk defa yapılan kordon kanı aldık. Çünkü bu kordon kanı bebekte ve annenin kendisine de ulaşabilecek bir kök hücre nakli konusunda ileride faydalı olabilecek bir işlem gerçekleştirdik. Kordon kanını da alıp Ankara'ya uygun merkeze gönderdik” diye konuştu.

SEZERYAN YÖNTEMİ UYGULANDI

Doğumun sezeryan olduğunu da aktaran Yaşa, Hastanın kasları güçsüz olduğu için normal doğuma alınmış olsa bunu hissedemeyebilirdi ve bebekte sıkıntı yaşayabilirdik. Onun için sezeryanla aldık” dedi.

HER ŞEY YOLUNDA

Sezeryanla doğumu annenin kendisinin istediğini belirten Yaşa, Şuanda anneye idrar yaptırmak bile bir problem. Normal doğum başlı başına bir problemdir. Annenin normal doğumlarda çok uyumlu olması gerekir. Normal doğum süreci de 1-2 saatlik bir süreç değil, 10-12 saatlik bir süreçtir. Dünyada bu hastaların hepsi sezeryan olur. Ameliyatın baştan anestezi riski vardı çünkü belinden uyutuldu. Genel anestezide kas problemleri olduğu için genel anestezi vermek riskli konuydu. Belinden operasyon geçirdiği için beldeki omurilik sıvısına girmek de sorundu. Onu Mahmut Bey güzel bir şekilde aştı. Bebeğimiz ufaktı. Biz bebeği doğurtmadan 2 gün önce bebeğin akciğerlerini geliştirici özel bir ilaç uyguladık ki bebeğimiz daha sağlıklı olsun. Şuanda ikisi de iyi durumda. Bebeğimiz 1 kilogram 400 gram ağırlığında doğdu, normaldir. Bundan sonrası için anne ve bebeğin riskli bir durumları söz konusu değil ama doğumdur bu, problem çıkabilir. Şuan her şey yolunda. Bebeğimiz yoğun bakımda Çocuk Doktorumuz Hüseyin beyin gözetimi altında bulunuyor” şeklinde konuştu.

3 AŞAMALI GÜVENLİK ÖNLEMİ ALDIK

Anestezi Uzmanı Mahmut Gül, 24 yaşında ilk gebeliği olan Spinal Müsküler Atrofi bir hastayı sezeryana almak durumunda kaldık. Spinal Müsküler Atrofilerde bu hastayı özellikli kılan olaylardan bir tanesi de hastanın 6 yıl önce bir skolyoz cerrahisi geçirmiş olmasıydı. Biz bu hastalara anestezi uygularken genel anestezide kas gevşetici vermekten kaçınıyoruz. Çünkü hastaya kas gevşetici verirsek hasta kas gevşeticiyi atamayacak ve uzun süre yoğun bakımda kalması gerekecekti. O yüzden hastaya belden uyuşturma uygulamak zorundaydık ama bu uyuşturmayı yaparken de hastanın skolyoz cerrahisine bağlı olarak her tarafında demirler vardı ve bunu başarmak zordu. Zaten literatürü taradığınızda Spinal Müsküler Atrofi bir gebede belden uyuşturmanın uygulanamadığını, 2 hasta denendiğini ama yapılamadığını gördük. Bu hastalara en son genel anestezi verilmiş. Biz bu hastayı aldık ve spinal anesteziyi başarılı bir şekilde uyguladık. Bunu uygularken her türlü önlemimizi alarak ameliyata girdik. Eğer başarısız olsaydık kas gevşetici uygulamadan genel anestezi uygulamaya çalışacaktık. Hastaya kas gevşetici vermek zorunda kalsaydık da özel bir kas gevşetici uygulayacaktık yani 3 aşamalı bir güvenlik önlemimiz vardı. Biz diğer 2 aşamaya hiç geçmeden spinal anesteziyi başarılı bir şekilde uygulayarak dünyada bir ilki gerçekleştirdik” dedi.

KAS GÜCÜ HİÇ YOK

 Annenin doğuştan gelen bir hastalığının olduğunu ve doğuştan yürüyemediğini belirten Gül, Kas gücü hiç yok. Literatüre baktığımızda diğer hastalar bundan daha iyi. Bu hasta gebe haliyle 42 kilogram olan ve skolyoz cerrahisinden sonra 1,50 boyu olan ve uzun bir süre yoğun bakımda kalan bir hastaydı. Annenin çocuğu beslemesinde bir sıkıntı olmayacak. Şuanda bir problem yok” diye konuştu.

GENETİK PROBLEM ÇOCUĞA YANSIYACAK MI?

Çocukta genetik bir problemin olup olmayacağının sorulması üzerine konuşan Gül, Bu çekinik gen olduğu için muhtemelen çocukta bir patoloji olmayacak. Anneden çocuğa resesif geçişli bir gen. Babasına resesif gen olacak ki o zaman olacak yani düşük bir olasılık. Henüz buna tanı konulamadı, ilerleyen günlerde tanı konulacaktır” ifadelerini kullandı.

TETKİKLER DEVAM EDECEK

Son olarak söz alan Çocuk Doktoru Hüseyin Tatar ise, Bebeğimiz annenin kas hastalığından dolayı 32 haftalık olarak dünyaya geldi, 1 kilo 390 gram ağırlığında. Erken doğuma bağlı bir takım solunum problemleri olmasına rağmen oldukça sağlıklı. Yeni doğan yoğun bakımında takibine devam etmekteyiz. İlk başta riskler içerdiğinden dolayı solunum cihazına bağladık ama bugün itibariyle solunum cihazından da ayırmış durumdayız. Genel durumu iyi. Genetik bir hastalık olduğu için bebeğimizin bu konudaki tetkiklerine devam edeceğiz” açıklamalarında bulundu.

 

HBR: Onurhan BAYRAKTAR

  • BIST 100

    9145,87%-0,62
  • DOLAR

    39,73% 0,15
  • EURO

    45,62% -0,33
  • GRAM ALTIN

    4297,11% 0,01
  • Ç. ALTIN

    6925,95% -0,14