Aile Hayatını İyileştirme Derneği (AHİD) tarafından her hafta Cuma akşamları düzenlenen eğitim seminerlerinde bu hafta “İslam’da Ahlak ve Şahsiyet” konusu işlendi. Seminere konuşması olarak ise Bursa 7 Renkli Çınar Okulları Kurucusu İsmail Güler katıldı. Güler, Müslümanların şahsiyette yıkıldığından söz ederek, güncel konular hakkında da görüşlerini bildirdi. Olaylara bakış açısının önemine dikkat çeken İsmail Güler, teşkilatlanmaya çalışan cemaatleri de eleştirdi.
“MÜSLÜMAN, DÜNYAYI KİMİN YÖNETTİĞİ İLE İLGİLENMİYORUM DİYEMEZ”
Şahsiyet kavramının anlamından söz ederek konuşmasına başlayan İsmail Güler, “Şahsiyet çok şeyi bilen adam değil, çok yönlü bilinci devreye sokulmuş insan demektir. Şahsiyetin de çok yönlü olarak devreye sokulmasını istiyorsak, onun bilinçlenmesini sağlayacağımız süreçlere onu sokmamız lazım. O da gafletten kurtulup marifet yoluna çıkmasıyla alakalıdır. Maalesef bugün insanımız kendisiyle yüzleşmiyor. Yalnız kalmaya bile korkuyor. Hep bir şeylerle meşgul olup, kendisinden uzaklaşıyor. Şahsiyetin şahsiyet olması için iki yolculuğa çıkması lazım; biri içine doğru, biri dışına doğru. Yalnız bu dışına doğru yolculuk başlatıldığında en dış algıya kadar Müslüman şahsiyetin algısı uzanır. En dış halka nedir? Dünyayı kim yönetiyor. Dünyayı kimin yönettiğiyle ben ilgilenmiyorum diyemez bir Müslüman şahsiyet” dedi.
İYİLİK MELEĞİMİZ MİSİNİZ?
Türkiye’de son dönemlerde yaşanan olaylara da değinen ve insanların olaylara hemen kendini kaptırmaması tavsiyesinde bulunan Güler, “Bugün Türkiye’de bir şeyler oluyor. Ben bu olaylara bir Müslüman şahsiyet olarak nasıl bakacağım, yaklaşımım nasıl olmalı. Mevcut olan şeylere 3 pencereden bakarsınız. Birincisi olay penceresi; kutularda ne paralar çıktı be, nereden koymuşlar onları falan dersiniz. Bir de İmam Hatip’e yardımmış onlar bak hele falan. Dikkat ederseniz halkı kandırmak için hep olay anlatırlar. Halkı kandırmanın, onları etkilemenin kolay yolu olayları önlerine koymak. Ama şimdi biraz algısı yukarı çıkmış şahsiyet, olaya kendisini hemen kaptırmaz. Bir dur bakalım der. Sen bu olayı neden servis ediyorsun. Kuran’da buna nebe türü haber denir. Ona inandığında senin hal tavır, duruş ve davranışlarında değişiklik oluşturacak haberlerdir bunlar. Ona hemen kapılma. Yolsuzluk haberleri geliyor. Kim getiriyor bunu diye soran var mı hiç. Ne oluyor da bize bu haberleri getiriyorsunuz. Birden iyilik meleğimiz mi oldunuz bizim. Bununla ilgili bir fıkra da var. ‘Temel bir gün yolda yürürken birden dur! Diye bir ses gelmiş. Durmuş, önünden bir kaya yuvarlanmış. Temel şaşırmış, sen kimsin? Demiş. Ben senin iyilik meleğinim demiş. Biraz daha ilerlemiş köprüye gelmiş, yine dur! Diye bir ses. Temel biraz beklemiş oradan bir sel gelmiş köprüyü alıp götürmüş. Temel yine sen kimsin diye sormuş. Ben senin iyilik meleğinim demiş. Temel dönmüş, yav Fadime ile evlenirken neredeydin demiş.’ Peki, be adamlar 12 yıldır nerdesiniz siz. Siz bizim iyilik meleğimiz misiniz? Nereden geldi bu bize, memleketimize iyilik yapmak. Bak iyilik yaptınız şuan 5 milyar dolarımız uçtu gitti. Kaç milyar dolar hedefliyorlar, 200 milyar dolar götürmeyi hedefliyorlar. Ne yapacaklar, Türkiye’nin ekonomisini çökertecekler. Çünkü hepsinin bir planı var. Onun için bir haber geldiğinde hemen haberin akışına kapılmayalım. Olaylara ülke bazında bakmak lazım. Şuan ülkemize ne yapılmak isteniyor. Kimler, nereler harekete geçti. Öndeki kuklayı değil, arkadaki eli görmek lazım. Kuklaya basarla bakarsınız, ama arkadaki ele basiretle bakarsınız. Biraz iz sürmek lazım orada” diye konuştu.
ERDOĞAN BİR DÖNEM DAHA GÖTÜRÜR
İsmail Güler, Türkiye’de Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandığını ve bir Başbakanın 11 yıldır başta olduğunu dile getirerek şöyle devam etti: “En fazla İngiltere’de var. 11 yıl sürmüş. Amerika’da bile en fazla yapan 8 yıl yapıyor. Bu gidişle Başbakan bir dönem daha alacak. Dolayısıyla ülke içerisindeki bazı odaklar harekete geçti. Türkiye’de kamuoyunda bir insanı bitirmenin iki temel yolu vardır. Birincisi namus. Bizim insanımız namus konusunda çok dikkatlidir, onun için kasetler hep hazırdır. İkincisi de yolsuzluk, tüyü bitmemiş yetimin hakkını gasp etmek. Bizim insanımız bu konularda çok hassastır.”
İMAM HATİPLİLER İKİ KAT ARTTI
İkinci dünya savaşından sonra İslam ülkelerinin özgürlüklerine kavuştuklarını ve bir fırsat yakaladıklarını, ancak özgürlüklerine kavuştuktan sonra bir adım daha atamadıklarını ifade eden İsmail Güler, “Onu kaçırdılar. Türkiye’nin üç tane yumuşak karnı var. Birincisi terör, ikincisi ekonomi, üçüncüsü de din. En yumuşak karınıdır din. Terörü bir şekilde bitirmek istiyor. Artık ciddi kan kaybettiler. Ekonomi de belirli bir düzeye geliyor. İnsanlarda dine de ciddi bir dönüş başladı. Şuanda imam hatiplerde 750 bin öğrenci var. 28 Şubat’ta 450 bin öğrenci vardı. İki katına çıktı. Türkiye şuanda dış basında ‘Türkiye aslına dönüyor’ diye yazılıyor. Artık insanımız kendi kültürüne dönmek istiyor. Yeter artık batı in sırtımızdan. İstemiyoruz senin eğitimini, ekonomini, yardımlarını… Yeter ki in sırtımızdan, kene gibi yapıştın. Bütün İslam ülkeleri silkelemek istiyor batıyı. Batı bunun farkında. Ben bunu ne kadar geciktirebilirsem sömürüm o kadar devam edecek diyor” şeklinde konuştu.
OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN YENİDEN CANLANMASIN İSTİYORLAR
Liderliğin bir ruh olduğunu ve İslam ülkeleri arasında bu ruhun sadece Türkiye’de bulunduğunun altını çizen Güler, “Ben Avrupa ve Arap ülkelerini de gidip görme fırsatı buldum. Ufuk yine Türkiye’de. Çünkü dünyayı yönetmiş bir neslin torunlarıyız. Bu bir ruh. Bizim idealist insanımızla bir oturup konuştuğunuza, sanki dünyayı yönetecek dersiniz. Çünkü o ruh var. Dünyada iki tane imparatorluk vardı. Biri Roma imparatorluğu, diğeri Osmanlı imparatorluğu. AB’nin tek amacı Roma imparatorluğunu yeniden kurmak. Osmanlı imparatorluğu yeniden canlanmasın diye ne tuzaklar, ne üçkağıtçılıklar yapılıyor” dedi.
MÜSLÜMANLARIN İMANI ZAYIFLADI
Güler, Müslümanların bugün imanının zayıfladığını da söyledi. Ancak cennete girmeyi sağlayanın iman olduğunu kaydeden Güler, “İmanın zayıfladığını nereden anlıyoruz; amellerinden. Eğer namaza üşenerek kalkıyorsanız imanınız zayıftır, komşunuz açken kendiniz tok yatıp rahatsız olmuyorsanız imanınız zayıftır. İslam ülkelerinin imanının zayıf olduğunu nereden anlıyorsunuz; eğer İslam ülkelerinin imanı güçlü olsa aralarında sınır olmazdı, pasaport, vize olmazdı. Şahsiyeti de ayakta tutan imandır. İman olmadan namaz olmaz, oruç olmaz. Önce iman lazım. Cennete imanla giriyorsun, sonra amellerinde derece kazanıyorsun. Cennete girmeyi sağlayan imandır, inançtır. İnsanımızın imanı zayıf olduğu için Suriye’de, Mısır’da olan onu ilgilendirmiyor. Ama evinde yandı desek fırlayacak” diye konuştu.
BİZİ LİGHT MÜSLÜMAN YAPTILAR
İsmail Güler, Osmanlı ve günümüz Türkiye’si arasında da kıyaslamalar da yaparak dinleyicilere kaybedilen değerlerden söz etti. “Osmanlı Müslümanlığının iki temel özelliği vardır” diyen Güler, “Bunu Avrupalılar söylüyor, biz söylemiyoruz. Bunu yıkmak için nasıl çırpındılar, çabaladılar. Nedir o? Birincisi Peygamber sevgisi ve onunla beraber Allah sevgisi. İkincisi de cihad. Var mı şuan bizde bunlar. Hepimiz cihad ayetlerini okumaya korkmuyor muyuz? Niçin korkuyoruz, çünkü light Müslüman yaptılar bizi. Tuzu alınmış. Bu peygamber sevgisi ve cihad anlayışı dirilmesin diye çırpınıyorlar. 19. Yüzyılda İstanbul’a gelmiş bir İngiliz, 30 maddelik rapor yazıyor. İhsan Süreyya Sırma hocanın ‘Misyonerler’ kitabında da bu rapor yazıyor. 30 maddeden birkaç tanesi şöyle: Eğer biz Müslümanların gözünden alimleri düşürmezsek, onları yenemeyiz diyorlar. Çünkü biz onları karıştırmak için bir fikir ortaya attığımızda, alimler böyle söyledi, böyle buyurdu diyerek önümüzü kesiyorlar diyorlar” dedi.
İSLAMDA CEMAAT YOKTUR
Son günlerde çok tartışılan cemaatleşmeye de değinen Güler, “İslam toplumunun temeli halk değildir. Bu büyük bir yalandır. İslam toplumunun temeli alimlerdir, velilerdir. Bizde alimler ve veliler geleneği vardır, cemaat geleneği yoktur. Cemaat kentsel bir dönüşüm sonucu oluşmuş bir şeydir. İslam’da cemaat diye bir şey yoktur. Herkes bir mizacına, kabiliyetine uygun bir alimi seçer ve o alimden beslenip Müslüman bir şahsiyet olur. Bu alimde örgütlenme derdine düşmez. Yetiştirip toplumun bağrına salar. Mevlana hazretlerinin var mıydı bir teşkilatı. Müslüman’ın illegal işi olmaz, legal işi olur. Müslüman gücün karşısına güçle değil, ahlakla çıkar.”dedi.
ESKİDEN PADİŞAHLAR ALİMLERLE GEZERDİ, YA ŞİMDİKİ YÖNETİCİLER…
İsmail Güler, Prof. İsmail Kara’nın bir mülakatındaki konuşmadan da kesitler anlatarak semineri sürdürdü. Güler, şöyle konuştu: “Diyor ki; 1960 yılına kadar yönetimlerde sorun olduğu zaman Müslüman alimler ve Müslüman halk içine çekilir, aralarını güzelleştirmeye çalışırlardır diyor. 1960 yılından sonra bu Arap ülkelerinden batı sponsorluğunda gelen tercüme eserler neticesinde Müslümanlarda İslam devletini kurma furyası başladı diyor. Sabahlara kadar İslam devletini kurup, sabah namazını kılmadan yatarlardı. Halbuki Müslüman’ın devleti zaten var. Devlet bizim. Devletin gücünü eline geçirmiş insanlar zulüm ediyorlar diye devlet yıkılır mı? Devlet denilen şey ilkedir, ama oradaki insanlar gelip geçicidir. Bazen zalim, bazen adaletli yönetici gelir. Biz Müslümanlar şahsiyette yıkıldık. Alimler yöneticilere ilimleri ile yol gösterirler. Padişahlar önceden savaşa gidecekleri zaman yanlarında en az 40-45 tane alim götürürlermiş. Peki şuanda yöneticiler yanlarında kimi götürüyor, iş adamlarını. Kaç tane alim var yanında? Ben bilmiyorum. O zaman ne olacak, ne kadar isabetli olacak. Toplumun temeli halk değil, alimlerdir.”
9094,91%-4,47
39,44% 0,24
45,63% -0,17
4331,61% 1,11
6870,40% 0,00